Kayıtlar

2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

How to Make Money Online With Keyword Marketing

I get emails all the time from people asking me to summarize exactly the steps I take to make money online. This is mostly because I built an online income that was enough to pay for college in less than a year. I used the business model called "keyword marketing".Keyword marketing is where you build a website about a specific topic, and then rank it on Google results for that keyword. This website, for example, is built around the keyword "make money online" and might be how you got here.Here's exactly how I do it, step by step.1. Get a Domain and Host. Every website needs a host. A host is basically the place that your website is located. It's the "address" of your website -- a home for the articles and posts. Hosting can be as cheap as $3.95.Your domain needs to focus on a keyword that people are searching for. For example, my website targets "how to make money online."2. Get a usable website design.Install WordPress or Blogger on your

How to Write Compelling Sales Letters for Any Online Business

Sales letters are still a very effective way to generate demand for all sorts of products or services. This is especially true if you already have an opt-in list. However, everyone knows that most people don't like receiving sales pitches in their emails. For your sales letter to be effective in generating demand for the products and services of your online business, there are a couple of steps for you to follow. Step #1 : Determine Your ObjectiveBefore you begin composing your sales letter, be sure you have a clear notion of what your objective is. Think about what exactly you want to communicate and what you hope to achieve with your sales letter. Step #2 : Consider Your Target MarketAs an online business owner, you should already know the demographics and psychographics of your own target market. Consider their needs and preferences before you begin writing your sales letter. This will help you determine how best to communicate with them. Step #3 : Come Up with a Catch PhraseThi

Some Updates about Google AdSense Program

Google has recently posted a video that is pretty useful for you to increase your AdSense revenue. The video can be access here . The video provides a lot of AdSense optimization tips to help you figure out the best locations for displaying your AdSense on your site without against AdSense program policies. If you haven't known yet, Google doesn't allowed publishers to blend their ads too much with content. For the past six months, Google has been hunting down sites and blogs that get high click-through rate and high AdSense earning. The reason is that they blended their AdSense ads too much with content; making the ads look part of the content. This definitely will generate high click through rate but Google doesn't like it because the visitors not aware they are clicking ads. This AdSense optimization video of Google not just useful for AdSense beginners, I think the experienced publishers will also find some good AdSense earning tips in the video. So, if AdSense is one

How to Make Money Online Without Spending Money

In the business world, you are required to spend money in other to get more money. This separates the serious business owners from the non-serious ones. But having an online business is different from the traditional business. In the online business, you can use a blog and make money from it. You don't have to spend money hosting your blog or to pay for any service. If you want to make money online without spending any money, these are what you should do.1. Get a free blog:- Any one would work just fine, but the blog of most internet marketers is blogger. This is easy to create and set up. You would have to decide if you want to make money with contextual ads or through affiliate program. After you have decided what you want to do, you would go to blogspot and publish the post you have written.2. Get Traffic to the Blog:- After publishing your blog post, the next thing you want to do is to get traffic to the blog because traffic, your blog is like a fish swimming in the pacific oce

How to increase your back links? - 7 Tips

Traffic from search engine is the main source of traffic this days and to get more traffic from search engines you should be ranked high and for this well SEO is needed. When it comes to SEO[search engine optimization], getting other websites to link to your website is the most important factor in achieving top search engine rankings. Here are 10 link building strategies listed which surely help you for top search engine rankings:1. Quality Article Is Must – Write quality articles that other websites will want to post on their websites and link to. The higher the quality of the article, the more one-way links you’ll get. The best articles to write are ‘how-to’ and informational articles.2. Google loves wordpress blogs – Setup a Wordpress blog on your website and post articles to it once per week. It’s a great way to build the size of your website, keep your website content fresh and get incoming links. Plus Google loves Wordpress!3. Promote your articles online – Take the articles that

Good Idea : Serving Homeless Youth

Homeless children under the age of 17 in San Francisco are the fastest growing segment of the homeless population. A Good Idea is currently in the process of bringing a full-scale accredited high-school/village for homeless teens to San Francisco. Following a proven model, our goal for each and every student will be to attend college upon graduation. Our curriculum will feature the basic high school requirements but will also be infused with essential life skills, a unique music and arts program, and lessons designed to teach the students to become compassionate, well-rounded young adults. Per capita, San Francisco currently has one of the highest number of Homeless members of their community than any other city in the United States. A Good Idea's events and programs focus on this issue by providing both basic necessities and improving the overall quality of life of people who are homeless in San Francisco. We host monthly events that bring volunteers directly to the streets and s

Öss'de Herşey Sil Baştan !

30 bin öğrencinin sıfırı çektiği ÖSS'de yine sil baştan... 2010 yılında öğrenciler faklı bir sınav sistemiyle yarışacaklar. Ne değişecek? 30 bin öğrencinin sıfırı çektiği ÖSS'de yine sil baştan... 2010 yılında üniversite için adaylar yine farklı bir kulvarda yarışacaklar. Sınav sistemine son şekli YÖK Genel Kurulu'nun Salı günü yapacağı toplantısında verilecek. Sınavın birinci aşamasına "Yükseköğretime Giriş", ikinci aşamasına ise "Lisans Yerleştirme Sınavı" adı verilecek. Puan türleri de değişecek. Hürriyet'ten Saygı Öztürk'ün haberine göre 2009 Şubat'ında tartışılıp görüşülen yeni sınav sistemi salı günkü YÖK toplantısında karara bağlanacak. Ancak yeni sisteme şimdiden eleştiriler bailadı bile. HattaYÖK'ün içinden. YÖK'ten bir yetkili, yeni düzenlemelerin de ihtiyacı karşılamaktan uzak olacağı görüşünde.2007 YILINDAN BU YANA ÇALIŞILIYOR Üniversiteye giriş sistemiyle ilgili çalışmalar, Erdoğan Teziç'in YÖK Başkanlığı döneminde ba

Bakanın Oğlundan Hadiseye Ahlaksız Teklif!!!

Hadise'nin Azerbaycan konserinde büyük bir skandal yaşandı. Bakü'ye konser vermeye giden güzel şarkıcı ahlaksız bir teklifle karşılaştı. Hadise'nin, 10 Temmuz'da Azerbaycan'ın başkenti Bakü'deki Yeşil Tiyatro'da verdiği konser öncesinde büyük bir skandal yaşandığı ortaya çıktı.AZERİ BAKANIN OĞLUNDAN AHLAKSIZ TEKLİF Hadise ve ekibi Bakü'deki otellerine vardıklarında Azerbaycanlı bir bakanın oğlu Hadise'ye "Buraya konsere değil benimle baş başa yemek yemeye geldin. Seni bekliyorum" diye haber gönderdi. TÜRK KONSOLOSLUĞUNA GİDECEKTİ Hadise bunun üzerine çıldırdı ve kendisini otel odasına kilitledi. Posta gazetesinin haberine göre, Bakanın küstah oğlu "Yemeğe ekibi de gelsin ama Hadise benim yanımda oturacak" diye yine haber gönderdi. Hadise Türk konsolosluğuna başvuracağını söyleyince Bakanın oğlu haber göndermekten vazgeçti. Ertesi günkü konserine morali bozuk şekilde çıktı. changeTarget(document.getElementById("news_content&qu

196 Uygur Türk'ü idam edildi

Resim
Çin Yönetimi dünyaya adeta meydan okuyor... Şok katliamı Kanal D özel haberiyle duyurdu... İşte bir şok katliam haberi daha... Çin Yönetimi olaylardan sorumlu tuttuğu 196 Uygur Türk'ünü kurşuna dizdi. Kanal D'nin özel haberine göre, 196 Uygur Türk'ü gözlerden uzak bir yerde idam edildi. Cenazelerinin ise ailelerine teslime edilip edilmediği belli değil. Geçen ay bir fabrikada Çinlilerle Uygur Türkleri arasında çıkan kavganın ateşlediği olaylar sokağa taştı. Uygur Türkleri kavgada ölenlerle ilgi soruşturma açılmasını talep etti. Ama Çin hükümeti olayı örtbas etmek isteyince, Urumçi karıştı. Günler süren olaylar sonrasında Çin yönetimi Urumçi'ye asker takviye etti.. Uygur Türkleri'nin gösterisi ölümle sonuçlandı. Çin polisi sert müdahale etti.. Bin 500 kişi gözaltına alındı. Urumçi'de ev ev baskınlar yapıldı, Uygur Türkleri gözaltına alındı. Çin hükümeti olayların sorumlularının idam edileceğini açıkladı.Ve o kararını önceki gün uyguladı.. Tam 196 Uygur Türk'ü

Grevimiz Mahkeme Kararıyla Durduruldu

Türkiye Gazeteciler Sendikası (Tgs), Atv ile Sabah Gazete ve Dergi Gruplarının Bağlı Olduğu Turkuvaz İşletmesine Ait İstanbul 'da Balmumcu ve Sefaköy, Ankara 'da İse Balgat İş Yerlerinde 13 Şubat 2009 Tarihinde Başlayan Grevin, 154. Gününde İstanbul 2. İş Mahkemesi'nin Kararıyla Durdurulduğunu Bildirdi. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), ATV ile Sabah gazete ve dergi gruplarının bağlı olduğu Turkuvaz işletmesine ait İstanbul 'da Balmumcu ve Sefaköy, Ankara 'da ise Balgat iş yerlerinde 13 Şubat 2009 tarihinde başlayan grevin, 154. gününde İstanbul 2. İş Mahkemesi'nin kararıyla durdurulduğunu bildirdi. google_protectAndRun("render_ads.js::google_render_ad", google_handleError, google_render_ad); Göbek ve basenlerden doğal yollarla kurtulun TGS Yönetim Kurulu'ndan yapılan açıklamada, mahkemenin durdurma kararının sadece İstanbul ve Ankara 'daki 3 iş yerini kapsadığı, diğer 6 ildeki iş yerlerinde devam eden grevi etkilemediği vurgulandı. Turku

İstanbul Mutfağı

Dünyanın önde gelen damak lezzetlerindendir.Tipik bir Türk lokantasında ekmek, taze servis yapıldığından kızarmışı bulunmaz. Yemeklerde yağ ve domates salçası bol kullanıldığından ayrıca tereyağı ve ketçap servisi de yapılmaz. Kuzu, koyun veya dana eti ilave edilen çeşitli sebzeler esas yemeklerdir. Pilav, börek çeşitleri, bulgur, kuru fasulye, zengin zeytinyağlı sebzeler yan öğünler olarak servis yapılır. Köfte ve şiş kebabı, döner kebap veya acılı, yoğurtlu, patlıcanlı diğer kebap çeşitlerinin makbulleri özel kebapçılarda bulunur. Hamur tatlıları, baklava, kadayıf ve benzerlerinin hakiki lezzetlisi, bu işi bazen birkaç nesildir devam ettiren küçük dükkanlardan temin edilir. Mayıs-Eylül ayları balık avlanma yasağı olduğu için İstanbul'a has güzelim lezzetli balıkların tazesini öteki aylarda tatmak gerekir. Diğer büyük şehirlerdeki kadar İstanbul'da da çeşitli milletlerin lokantaları mevcuttur. Fast-food, hızlı atıştırma servisi veren çok sayıda mekanlar da türemişlerdir. Ancak

Şehir Gezileri

Tarihi İstanbul şehri kıyılarında kurulduğu Boğaziçi ve Haliç ile bir bütün meydana getirir. Dünyanın hiçbir yerinde, böylesine bir yakınlıkta tabiatın şaheserlerini, insanoğlunun el işlerini, geçmişin şahadetini ve yaşamın seslenişini bulamazsınız. Şehirde kısa süreli kalacaklara günlük turlar, önemli tarihi yerleri, müzeleri, meşhur Kapalı çarşı ve civarını gezdirirler. Oteller veya limandan hareket eden turlar Tarihi İstanbul yarımadasında bulunan şaheserleri yarımşar günlük programlar ile gezerler. Önemli eserler: Dünyanın 8. harikalarından sayılan Ayasofya Müzesi, Süleymaniye Camii, Sultan Ahmet Camii, Hipodrom ve Topkapı Sarayı Müzesidir. Bu klasik bir günlük tur yanında pek çok Roma, Bizans ve Türk eserleri ile Boğaziçi ve Asya yakası turları, İstanbul’u gezenlerin unutamayacakları anılarla ülkelerine dönmelerine sebep olur. Roma devri şehir surları, son Bizans devri fresk ve mozaikleri ile süslü, ünlü Kariye Müzesi, şehrin en güzel manzarasının görülebileceği Galata Kulesi, Boğ

PİERRE LOTİ

Resim
Eyüp Sultan Camii'nin yanındaki mezarlıkların arasından upuzun merdivenleri tırmanmaya başlarken, bir yandan Haliç'i seyrediyor, bir yandan da ortamın yaydığı mistik huzuru soluyorsunuz. Yolun sonunda karşınıza tarihi Pierre Loti Kahvesi çıkıyor. Birkaç yüz yıllık geçmişe sahip kahve eşsiz manzarasıyla sizi alıp eski zamanlara, Cenevizlilere, Osmanlılara götürüyor.. 19. yüzyılın sonlarına kadar Rabia Kadın Kahvehanesi olarak bilinen, Fransız yazar Pierre Loti kahveyi mekan tutmaya başladıktan sonra Pierre Loti Kahvesi olarak anılan kahve, yıllardır aşıkların, kendisiyle buluşmak ve şehirden kaçarak spritüel bir huzur solumak isteyenlerin durağı. Pierre Loti, 1850-1923 yılları arasında yaşamış ünlü Fransız yazar ve oryantalist. Deniz subayı olan Loti, Türkiye'ye ilk kez 1876 yılında gelmiş ve bir yıl kalmış. Eyüp sırtlarındaki tarihi kahveyi de o yıllarda keşfetmiş. Haliç'in büyüsü mü bilinmez ama, Pierre Loti'yi oraya çeken bir diğer unsur da Aziyade ismindeki evli

FRANSIZ SOKAĞI

Resim
Beyoğlu'nda Galatasaray Lisesi'nin arka tarafında metruk halde bulunan sokaklardan birisiydi Cezayir Sokağı. Afitaş Yapım Şirketi ile Kültür Üniversitesinin ortaklaşa geliştirdiği "Fransız Sokağı" projesiyle kentsel dönüşümü sağlandı. Projeyle 1800'lerin sonu, 1900'lerin başı itibariyle yüzyılın değişimine tanıklık etmiş, farklı hayatların yaşandığı birkaç nesille birlikte gözden düşmüş binalar restore edildi, pembe ve sarı renklere boyandı, tentelerle donatıldı. Kaldırım taşları yenilendi, bölgenin tamamı için özel bir müzik sistemi kuruldu. 4 gün 4 gece sürer açılışın ardından da İstanbul'un kültür, sanat ve eğlence yaşamındaki yerini aldı. Fransız Sokağı'nı süsleyen havagazıyla çalışan 100 yıllık sokak lambalarını Paris Belediyesi gönderdi. Yer taşları Paris'ten gelen mimarlarla çalışılarak düzenlendi. Sokağa adını veren Fransızlar, Beyoğlu'nda çok önemli izlere sahip. Zira Beyoğlu'ndaki ilk kahvehaneler, ilk oteller, ilk sinema ve tiyat

ÇİNİLİ KÖŞK

Resim
Arkeoloji Müzesi karşısındaki iki katlı enteresan binadır. Fatih Sultan Mehmet' in Topkapı Sarayında yaptırttığı ilk binadır. 1472 Tarihli yazlık köşk, sütunlarla hareketlendirilmiş cephesi, eyvanlı terası ve kesme çini dekoru ile Selçuklu tesirinde bir erken Osmanlı örneğidir. Giriş duvarında uzun kitabe yer almıştır. Giriş bölümü, üzeri kubbeli bir mekan olup, yanlarda tonozlu odalar yer vardır. 13-19 yy. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait seramik ve çiniler kronolojik sıralı sergilenmiştir 16 yy. İznik yapımı çiniler müzenin önemli eserleridir.

Büyük Saray Buluntuları

Resim
Roma ve Bizans Devri saraylar tapluluğu Ayasofya ve Hipodrom civarında deniz kıyısına kadar büyük bir bölümde bulunurdu. Yer yer mevcut kalıntılara ilaveten İstanbul Arkeoloji Müzeleri Kazısı ile bu saraya ait büyük bir yapı Ayasofya'nın doğusunda günışığına çıkarılmıştır.

Şehzade Camii

Resim
Kanuni Sultan Süleyman’ın genç yaşta ölen oğlu Şehzade Mehmet adına Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman’ın ve Osmanlı İmparatorluğu’nun en parlak devrinin büyük mimarı Mimar Sinan, Şehzade Camii ve külliyesini 1544-48 tarihleri arasında dört yılda tamamlamıştır. Koca Sinan daha sonraları yaptığı bir değerlendirmede “Şehzade çıraklık, Süleymaniye kalfalık, Edirne Selimiye de ustalık eserimdir” diyecektir. İşte Şehzade Camii Sinan’ın mimari dehasındaki ana devirler olan bu üç abide eserin ilk basamağıdır. Yarım kubbe problemini ilk defa ele aldığı bu camide Mimar Sinan dört yarım kubbeli ideal bir merkezi yapı meydana getirip, Rönesans mimarlarının rüyasını gerçekleştirmiştir.Cami kare planlı olup, üstü yarım küre şeklinde bir büyük kubbe ve bunun etrafında dört yarım kubbeyle örtülmüştür. Dört köşede yarım küre, dört de küçük kubbe vardır. Bütün kubbeler dört büyük fil ayağı üzerine oturur. Mimar Sinan’ın eserlerinde görülen sadelik ve tezyinat bu camide de görülü

Sultan Ahmet Camii

Resim
Türk ve İslam dünyasının en ünlü anıtlarından birisi olan Sultan Ahmet Camii İstanbul’a gelen herkes tarafından hayranlıkla ziyaret edilir. Klasik Türk Sanatının bir diğer örneği olan bu Sultan Camii orijinal olarak 6 minare ile inşa edilen tek camidir. Bulunduğu yer tarihi İstanbul şehrinin daha erken yapılmış diğer önemli eserleri ile çevrilidir. İstanbul şehrinin en güzel manzarası denizden görülür. Bu şahane manzarada caminin silueti yer alır. Şöhreti “Mavi Camii” olarak bilinen eserin asıl adı I. Sultan Ahmet Camiidir. Esas mesleğine yakışır şekilde, Mimar Mehmet Ağa Cami içerisini kuyumcu titizliği ile dekore etmiştir. 1609-1616 yılları arasında inşa edilen cami büyük bir kompleksin içerisinde bulunurdu. Bunlar bir kısmı zamanımıza gelemeyen sosyal ve kültürel içerikli yapılardı. Kapalı Çarşı, Türk Hamamı, aşevi, hastane, okullar, kervansaray ve Sultan Ahmet’in türbesi belli başlı kısımlardı. Caminin mimarı klasik Türk sanatının ulu mimarı olan Koca Sinan’ın öğrencisiydi ve camin

YEREBATAN SARNICI

Resim
Şehirdeki en büyük ve muhteşem kapalı sarnıçtır. Ayasofya meydanı batısındaki küçük binadan girilir. Sütun ormanı görünümündeki mekanın tavanı tuğla örülü, çapraz tonozludur. Zamanında civardaki bir bazilikadan dolayı bu isimle anılmıştır. Civardaki saraylara su sağlamak için I Justinyen (527-565) devrinde yapılmıştı. 28 x 12 sıralı sütunların toplamı 336 adet olup, 170 x 70 metre boyutlarındadır. Bazıları sade, çoğu Korint üslubunda sütun başlıkları ile süslüdür. Su seviyesi mevsimlere göre değişirdi. Doğu duvarındaki değişik seviyerdeki borular ile dışarıya su verilirdi. Su seviyelerinin bıraktığı izler, sütunlarda görülebilir. 1984 büyük tamirat sırasında zemin temizliği yapılmış, 1 metreden fazla çamur temizlendiğinde orijinal tuğla taban ve 2 sütun altında meduza kafası mermer bloklar ortaya çıkarılmıştı. İnşa edilen yol ile de sarnıç içini dolaşmak mümkün olmuştur

BİNBİRDİREK SARNICI

Resim
Hipodromun batısında yer alır. Yakın yıllarda temizlenerek yanından geçen yola bir galeri ile bağlanmıştır. Kolay gezilen, enteresan ve güzel bir diğer ziyaret yerine dönüştürülen sarnıç 64 x 56 metre boyutundadır. Tarihte yaptırıcısının adı Philoksenos diye anılan eser 4 yy. Büyük Konstantin devrinden kalmadır. 224 Adet orijinal sütundan 212 adedi günümüze gelmiştir. Kalın duvarların çevrelediği mekanın tuğla tonozları, bunları taşıyan, bir ara bölme ile bindirilmiş çifte sütunlar ve işlemesiz başlıkları enteresan görüntüler sergilemektedir. Küçük satış reyonları cafe ve sergi alanları ile sarnıcın ortasında yer alan, sütunların orijinal boyunun görülebildiği çukur bölüm, tadilat sırasında yapılmışlardır.

ALMAN ÇEŞMESİ

Resim
Hipodromun girişindeki oktagonal, kubbeli çeşme Alman İmparatoru II. Wilhelm’in Sultana ve İstanbul’a hediyesidir. Almanya’da yapılıp 1898’de İstanbul’daki yerine monte edilmiştir. Neo-Bizanten üslubunda inşa edilen çeşme, içerden altın mozaikle süslüdür.

YILANLI SÜTUN

Resim
İstanbul’un en eski eserlerinden birisidir. Birbirine dolanmış 3 yılanın kafaları altın bir kazanın 3 ayağı biçimini alıyordu. M.Ö. 5.yy’da Persleri yenen 31 Yunan şehri elde ettikleri bronz ganimetleri eriterek bu eşsiz kalitedeki eseri yaptırtmıştı. 8 m. boyundaki Yılanlı Sütun aslında Delfi’deki Apollo mabedine dikilmişti. İmparator Konstantin tarafından 324 yılında getirttirilerek, Hipodromun ortasına diktirilmiştir. 17 yy.da yılanların kafaları yerlerinde duruyordu. Sonradan kayıp olan kafaların bir parçası bulunarak İstanbul Arkeoloji müzesine konulmuştur.

ÖRME OBELİSKİ

Resim
Kaba yontulmuş taşlarla örülü, taklit Obelisk hipodromun güneyinde yer alır. Kati yapıldığı tarih bilinmez. 10. yy.da eseri tamir eden İmparator Konstantin Porfiregenetus adı ile anılır. Bir zamanlar üzerini kaplayan, altın harflerle süslü Bronz plakalar 4, Haçlılar tarafından soyulmuştur.

MISIR’DAN GETİRİLEN OBELİSK (THEODOSİUS OBELİSKİ)

Resim
İki Obelisk M.Ö. 1490’lı yıllarda Mısır Firavunu III. Tutmosis tarafından, ordularının Mezopotamya’da kazandıkları zaferlerin şerefine Luksor’da, Karnak mabedinin önüne dikilmişti. Obeliskler ender kalitede pembe granitten yapılmıştı. 4.yy.’da kesin bilinemeyen bir Roma İmparatoru yapmaya muktedir olduğu, halkı heyecan ve takdir hisleri içinde bırakacak bir olay düşünerek tonlarca ağırlığındaki bir obeliski İstanbul’a getirtti. Yıllarca hipodromdun bir köşesinde bırakılan obelisk I. Theodosius zamanında 390 yılında, şehrin idarecilerinden Proclus tarafından büyük zorluklarla dikildi. Her devirde “tılsımlı” bir abide sayılan eser İstanbul’daki en eski tarihi abidedir. Obelisk, rölyeflerle süslü Roma devri kaidesinin üzerindeki 4 bronz blok üzerine yerleştirilmiştir. Kaidede İmparator, çocukları ve diğer önemli kişilerin imparatorluk locasından yarışları seyir etmeleri, halkın, müzisyenlerin, dansözlerin hareketleri ve araba yarışları konu edilmektedir. Kaidesi ile birlikte yüksekliği 2

HİPODROM VE SULTANAHMET MEYDANI

Resim
Her devirde şehrin en önemli ve dinamik yeri, yarım ada yedi tepesinin ilki olmuştur. Şehrin ilk kurulduğu akropol surlarla çevrili, tipik bir Akdeniz ticari yerleşimiydi. Roma devrinde bu merkez genişletilerek, yenilenmiştir. Günümüze çok az kalıntıları kalan Roma devri önemli yapıları ve abideleri Hipodrom çevresinde inşa edilmişti. “Büyük Saray” diye bilinen İmparatorluk Sarayı Hipodromun yanından başlar, aşağılara, deniz kenarına kadar uzanırdı. Bu Saraydan günümüze bir büyük salonun yer mozaik panosu gelebilmiştir. Şehrin en önemli meydanı Agusteion ve burası ile cadde arasında Milerium zafer takı bulunurdu. Cadde Roma’ya kadar uzanan yolun başlangıcı idi ve ilk km taşı da buradaydı. Hamamlar, mabetler, dini, kültürel, idare ve sosyal merkezler bu civara yerleşmişlerdi. Semt Bizans ve Türk devirlerinde de merkezi önemini devam ettirmiştir. İstanbul’un en önemli abideleri Ayasofya, Sultan Ahmet Camii, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Yere Batan Sarnıcı burada, Hipodromun çevresindedi

2000 Yıllarında İstanbul

Türkiye Cumhuriyeti'nin Yetmiş beş Yılı" 1998 de büyük coşku içerisinde kutlanıldı. Binlerce yıllık devlet tecrübesine sahip Türk Ulusu, kısa sürede Cumhuriyet döneminin kazandırdığı çağdaş yaşam özelliklerini benimsemiş, gelenek ve görenekleri uyumunda, Atatürk'ün mirasına sahip çıkmış, çok partili parlâmenter rejim ile de ülke tarihinde görülmemiş kalkınma hamleleri başlatılmıştır. Sahiller liman ve marinalarla, şehirler hava limanları ile dünya ya, Türk endüstrisinin gemileri okyanuslara, ürünleri de dünya pazarlarına açılmıştır. Türk Ordusu jeopolitik öneminden dolayı devamlı modernize edilmekte, gençlik çağdaş eğitim imkanları ile yetiştirilmektedir. Turizmde dünyanın önde gelen ülkeleri arasına katılan Türkiye, Akdeniz çanağının en yeni ve lüks otellerine sahiptir. Hemen her akarsuyuna kurulan barajlar sayesinde, enerji ve sulu ziraat alanlarında büyük aşamalar yapılmıştır. Cumhuriyetin 75 yılda Türkiye'ye kazandırdıkları hudut komşuları ve civar ülkeler ile kıya

İstanbul'un Tarihçesi

İstanbul'un tarihi 300 bin yıl önceye kadar uzanır. Küçükçekmece gölü kenarında bulunan Yarımburgaz mağarasında yapılan kazılarda insan kültürüne ait ilk izlere rastlanmıştır. Bu dönemde gölün çevresinde Neolitik ve Kalkolitik insanların yasadığı sanılmaktadır. Çeşitli dönemlerde yapılan kazılarda, Dudullu yakınlarında Alt Paleolitik Çağ'a, Ağaçlı yakınlarında ise, Orta Paleolitik Çağ ile Üst Paleolitik Çağ'a özgü aletlere rastlanmıştır. 5000 yıllarından itibaren başta Kadıköy Fikirtepe olmak üzere Çatalca, Dudullu, Ümraniye, Pendik, Davutpaşa, Kilyos ve Ambarlı'da yoğun bir yerleşimin başladığı sanılmaktadır. Ama bugünkü İstanbul'un temelleri M.Ö. 7. yüzyılda atılmıştır. M.S. 4. Yüzyılda İmparator Constantin tarafından yeniden inşa edilip, başkent yapılmış; o günden sonra da yaklaşık 16 asır boyunca Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde başkentlik sıfatını sürdürmüştür. Aynı zamanda, İmparator Constantis ile birlikte Hristiyanlığın merkezlerinden biri olan İstanbul,

İstanbul Tanıtımı

Eski Dünyanın merkezinde yer alan İstanbul tarihi abideleri ve şahane tabii manzaraları ile ünlü, önemli bir megapoldür. Asya ile Avrupa Kıtaları'nın dar bir deniz geçidi "Boğaziçi" ile ayrıldığı yerde, iki kıta üzerinde kurulu tek şehirdir. 2500 yılı aşan bir tarihe sahip olan İstanbul, deniz ve karaların kucaklaştığı bu stratejik bölgede kuruluşunu takiben önemli bir ticaret merkezi olmuştu. Tarihi İstanbul şehri üç tarafını Marmara Denizi, Boğaziçi ve Halic'in sardığı bir yarım ada üzerinde yer alır. Burası 3 dünya imparatorluğuna, Roma, Bizans ve Osmanlı Türkleri'ne başkent olmuş,1600 yılı aşan bir süre boyunca 120 den fazla imparator ve sultan burada hüküm sürmüştür. Dünyada bu özelliğe sahip tek şehirdir. Gelişim sürecinde surlar her defasında daha batıya inşa edilerek şehir 4 defa genişletilmişti. 5.yy Roma devri surları ile çevrili, 7 tepe üzerine kurulu İstanbul, Türk sanatının şaheser eserleri, buralara kondurulmuş "taçlar" gibi, Sultan camiler

İstanbul'un Tarihi Turizmi

Beyoğlu otellerinin tarihini yazmak bütün İstanbul’un, Türkiye’nin hatta bir ölçüde de doğunun otelcilik ve turizm tarihini yazmak demektir. Onun için hayli iddialı bir iş ve geniş çaplı bir araştırma konusudur. Bunun birkaç nedeni vardır. Birincisi 19 yy. ortalarına kadar bütün doğuda bugünkü anlamda otel yoktu. Parasız yatılan, hatta yolcuya bir çorba ile, atına arpa da ücretsiz verilen, hayır tesisleri olan kervansaraylar vardı. Ekonomik ve politik şartlar değişmeye yüz tutunca, 1840’lı yıllardan sonra, yeni azınlıklara ve yabancılara güvenceler getiren Tanzimat ve Islahat Fermanlarını izleyerek ilk oteller açılmaya başlandı. Bu otelleri yabancılar ve azınlıklar açtı. Yerleri de onların oturdukları frenk şehri Beyoğlu idi. Onun için bunların tarihi, Türkiye’de turizmin tarihi ile eştir. 19. yy. ortalarında Osmanlı İmparatorluğu’nu etkisi altına alan batı kapitalizminin ihtiyacı olarak Beyoğlu’nda başlatılan frenk otelciliği devri, Cumhuriyetle beraber kapanmış, üstelik ülke savaş ek

Yahya Kemal Beyatlı - Bir Başka Tepeden

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. Nice revnaklı şehirler görünür dünyada, Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan. Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.

İstanbul'da İklim

İstanbul'da genel olarak Akdeniz iklim koşulları etkisini yürütür. Bu iklim, kıyı bölgelerle iç kesimlerde biraz ayrılıklar gösterir. Bilindiği gibi, Akdeniz ikliminde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır. İstanbul iklimi, bir yandan Karadeniz'in bir yandan Balkanlar ve Anadolu kara ikliminin etkisiyle meydana gelmiş özel bir durum gösterir. Kışın sık sık Balkanlardan gelen soğuk dalgalar etkisini sürdürürken, bir ara Karadeniz'in çisentili, yağışlı üşüten az soğuk havaları başlar. Bir bakarsınız Akdeniz etkisinin ılık lodoslu havaları baharı getirir gibi olur. Bu değişik durum kış boyunca birbirini izler. Kandilli Rasathanesinin kaydettiği gözlemlere göre İstanbul'da yılın ortalama sıcaklığı 13,7 derece, ocak ayı ortalaması - 5 derece, temmuz ayı ortalaması, 22,7 derecedir. Yıllık yağış 789'mm.dir. Yağışların % 38'i kış % 1 8'i ilkbahar, % 13'ü yaz, % 31' sonbahar mevsimindedir. İstanbul İlinde Göztepe, Sarıyer, Kartal, Şile, Flory

İstanbul Denizleri ve Kıyıları

İstanbul'un Karadeniz'de Marmara Denizi'nde Istanbul Boğazı'nda, Haliçte, Adalar'da kıyıları vardır. Bu kıyılardan her birinin ayrı bir özelliği olan semtler, köyler, liman ve iskeleler bulunur. Kıyıları boyunca yer yer körfezler, koylar, burunlar,dik ve alçak kıyılar kumsallar ve plajlar yer alır.İSTANBUL BOĞAZI Karadeniz'le Marmara Denizi'ni birleştirir. Uzunluğu düz olarak 30 kilometredir. Girinti ve çıkıntılar hesaba katılınca kiyıların uzunluğu ortaya çıkar. Rumeli yakasında Rumeli Feneri'nden Haliç kıyılarını dolaşarak Ahırkapı Fenerine kadar 55 kilometre, Anadolu yakasında Anadolu Feneriyle Kızkulesi arası 35 kilometre, Selimiye önündeki Kayak Burnu'na kadar 36 kilometredir. Boğazın genişliği Anadolu Feneri ile Rumeli Feneri arasında 3600 metre, Anadoluhisarı ile Rumelihisarı arasında 760 metredir. Boğaz'ın en derin yeri Bebek'le Kandilli arasında 120 metredir. İstanbul Boğazı'nda su yüzünde Karadeniz'den Marmara'ya, su

İstanbul'daki Göller

İstanbul'un üç önemli gölü vardır: Terkos, Küçükçekmece, Büyükçekmece gölleri. ,Bu göller, vadilerin sular altında kalmasından sonra meydana gelmiştir. Terkos Gölü denizden ilişkisini kestiği için suları tatlıdır. Küçük ve Büyükçekmece gölleri denize açık bulunduğundan suları tuzludur.TERKOS GÖLÜ Karadeniz kıyısındadır. Yüzölçümü 25 kilometre karedir. lstıranca Çayı ile beslenir. Suyu tatlıdır. Gölün kenarında Terkos Köyü bulunur.İstanbul'a geniş borularla su gönderilir. Suyun fazlası Yalancı Boğaz'dan Karadeniz'e akar.KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜ İstanbul'un 24 kilometre batısında ve Marmara Denizi kıyısındadır. Yüzölçümü 16 kilometre karedir. Suyunu Sazlıdere'den alır. Marmara Denizi'nden bir setle ayrılmıştır. Fazla suları Marmara Denizi'ne dar bir ayakla akar. Suları sığdır.BÜYÜKÇEKMECE GÖLÜ Mimar Sinan Bucağının bulunduğu yerde ve Marmara kıyısındadır. Yüzölçümü 11 kilometre karedir. Suları derin değildir. Karasu Deresiyle beslenir.Büyükçekmece Gölü de

İstanbul'da İçme Suları

İstanbul'da şehir suyu olarak kullanılan Terkos Gölü suyu, Kırkçeşme Suyu; Elmalı, Ömerli, Alibey, Darlık, Sazlıdere ve İsaköy barajlarının suları, içilebilecek niteliktedir. Ayrıca üstün nitelikte ünlü içme suları şunlardır: Kağıthane ve Kemerburgaz'daki kaynaklardan sağlanan Hamidiye Suyu, Ayazağa'da Dertlipınar Suyu, Baltalimanı'nda Kanlıkavak Suyu, Sarıyer'de Çırçır Suyu, Kestane Suyu, Hünkör Suyu, Tomruk Suyu, Büyükdere'de Sultan Suyu, Kocataş Suyu, Kireçburnu'nda Kefeli Suyu, Alibeyköy'ünde Kese Suyu Rumeli yakasındadır. Anadolu yakasında, Alemdağ'daki kaynaklardan sağlanan Taşdelen Suyu, Sırmakeş Suyu, Defneli Suyu, Göztepe Suyu,Alemdağ Suyu, Mütevelli Suyu, Çubuklu'da Çubuklu Suyu, Beykoz'da Karakulak Suyu, Kadıköy çeşmelerinden akıtılan Kayışdağı Suyu, Büyük Çamlıca'da Tomruk Suyu, Acıbadem'de Küçük Çamlıca Suyu, Yakacık'ta Ayazma Suyu ve Şeker Suyu üstün nitelikli kaynak sularıdır.

İstanbul'da Akarsular

İstanbul'da büyük akarsu yoktur. En büyüğü Riva çayıdır. Kocaeli topraklarından çıkar ve Çayağzı (Riva) Köyü yakınlarında Karadeniz'e dökülür. Uzunluğu 65 kilometredir. Yeşilçay (Ağva), Çanak Deresi, Şile batısında Uludere'de Karadeniz'e dökülür. Boğaz'ın batı kesiminde İstinye Deresi ve Büyükdere, (1 5 km.) Haliç'e dökülen Köğıthane (12,5 km) ve Alibey dereleri (5 km), Küçükçekmece Gölüne dökülen Sazlıdere, Büyükçekmece Gölüne dökülen Karasu Deresi, Terkos Gölüne dökülen Istıranca Deresi, İstanbul'un önemli akarsularıdır. Bunlardan başka birçoğu gezi ve eğlence yeri olan dereler de vardır. Kadıköy'de Kurbağalıdere (20 km) Boğaz'da Göksu, Küçüksu (16,1 km), Elmalı, Baltalimanı (15 km), Belgrad, Sarıyer dereleri küçük akarsulardır.

Yedi Tepe

İstanbul'un, surları içinde kalan bölümünün, yedi tepe üzerinde kurulduğu söylenir.Bu tepelerin yerleri: 1- Topkapı Sarayı, Ayasofya ve Sultanahmet Camiinin bulunduğu tepe. 2- Çemberlitaş ve Nuriosmaniye Camiinin bulunduğu tepe. 3- Beyazıt Camii, Üniversite ve Süleymaniye'nin bulunduğu tepe. 4- Fatih Camiinin bulunduğu tepe. 5- Yavuz Selim Camiinin bulunduğu tepe. 6- Edirnekapı semtinde, Mihrimah Sultan Camiinin bulunduğu tepe. 7- Kocamustafapaşa semtinin bulunduğu tepe. Bunlardan başka, İstanbul'da surların dışında kalan ünlü tepeler şunlardır:Beykoz'da Yuşa Tepesi, Rumelihisarı'ndaki Şehitlik Tepesi, Sarıyer'de Maden Tepesi, Paşabahçe'de Karlıtepe, Beyoğlu'nda Tepebaşı ve Fetihtepe; Şişli'de Hürriyet Tepesi, Gayrettepe, Esentepe, Kuştepe, Köğıthane'de Nurtepe, Şirintepe Seyrantepe, Gültepe, Çeliktepe; Kadıköy'de Fikirtepe, Göztepe; Usküdar'da lcadiye Tepesi, Sultantepe, Nakkaştepe, Büyük Çamlıca ve Küçük Çamlıca tepeleri.

Gülhane Parkı

Gülhane Parkı eskiden Topkapı Sarayı’nın “Has Bahçe” lerinden biriydi. Ulu ağaçlar, güller, laleler, bin bir çiçek bu bahçeyi süslerdi. 1839’da Mustafa Reşit Paşa’ nın Tanzimat Fermanı’nı okuduğu Gülhane daha sonraları ihmale uğramış, Padişahların Dolmabahçe Sarayı’na taşınması, daha sonra Avrupa demiryolunun Sirkeciye Sarayburnu’ ndan geçerek gelmesi üzerine parkın ağaçları, köşkleri sökülüp yıkılmış, burası garip bir eğlence yerine dönerek “Bitli Kağıthane” adını almıştı. Haliç’teki Kağıthane (eski devirlerde Sadabad’ı), şehrin kalabalık bölgelerinden oldukça uzak bulunduğu için gene gözde bir gezme yeri olarak kaldığı halde, İstanbul’un kalabalık semtlerine yakın olan Gülhane Parkı her çeşit halkı çekiyordu. O zamanlar tatil günü olan Cuma günleri ahali yemeklerini alarak çoluk çocuk eğlenmeye, dinlenmeye geliyordu. Gülhane Parkı bugün İstanbul yakasının en bakımlı en büyük parkı olarak halkın yararına sunulmuş bulunmaktadır.

İstanbul Semt İsimlerinin Hikayeleri

İstanbul’un birçok semtleri adlarını oradaki büyük camilerden almıştır: Beyazıt, Sultanahmet, Ayasofya gibi. Birçok semtlerin adı da orada oturmuş, ya da eser bırakmış kimselerden gelir. Ayrıca çeşitli tarihi olaylar, yapılar, çeşmeler de semtlere ad vermiştir. Araştırmalarımın sonucu olan bir kaçtanesini burda sizlere sunuyorum. 26 adet semt ismi hazırlanmıştır. Son güncelleme tarihi 10 Mart 2003 Aksaray – Aksaray'dan gelenler buraya yerleştirilmiştir. Bu semt adını bu günkü Aksaray Şehrinden gelenler vermiştir. Ahırkapı - Padişah sarayının sonunda ki has ahırın (Padişahın atlarının barındığı ahır) yanında olduğu için Ahır Kapısı diye anılmıştır. Akaretler - Sultan Abdulaziz Taşlıkta Aziziye camiinin giderlerini karşılamak üzere bir vakıf kurmuştur. Bu vakfa gelir sağlamak için de gelir getiren anlamında Akaretler yaptırmayı planlamıştır. Bu planı bitirmek ise II.Abdulhamit'e nasip olmuştur. Bu yüzden semtede Akaretler denmiştir. Altunizade - Altunizade İsmail Zühtü Paşa